<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>









DAĞ HAVASINI ÇOK ÖZLEMİŞİM !

Yazar: Yorum




Şehirde otururken alıştığımız için fark etmiyoruz ama nasıl bir gürültü içinde yaşıyoruz...
Televizyonun sesi, asansörün sesi, üst kattakilerin tıkırtıları, alt kattaki çocukların ağlaşmaları, yan daireden gelen matkap sesi, kapının önünden geçen araçların sesi, simitçi, sebzeci, hurdacı, yakındaki inşaatın tak tukları, ambulans, tren, uçak....
Bunu, şehirden uzaklaşınca daha iyi anlıyorum, kulaklarım boşalıyor adeta.



Eskişehir'in hemen yakınındaki Bozdağ'ın eteklerinde çiftliği olan arkadaşlarımızın davetlisiydik bu hafta sonu. Yarım saat içinde dağ yollarından yükseklere çıktık. Bir süre Eskişehir'i yukarıdan seyrettik, sonra da göz alabildiğine yemyeşil yamaçlar, çam ve meşe ormanları. Tertemiz bir hava, inanılmaz sessizlik ve dinginlik. Çiftliğe vardığımızda bizi kapıda Ayaz karşıladı. Arabayı uzaktan tanıdığı için sevinçle kuyruğunu sallıyordu.



Birkaç adım ilerledik ki ne görelim... Bembeyaz elbiselerini giyinmiş ördek heyeti yolun kenarında bize karşılama töreni hazırlamış. Kanat çırparak selamlıyorlardı.



Biraz ilerleyince ise son derece gösterişli bir horoz başkanlığındaki tavuklar selamlama sırasına girmişlerdi.



Ağaçlar arasındaki dağ evi, dergilerden fırlamış gibiydi. Doğal taş ve ahşaptan yapılmış evin içi de otantik döşeliydi.
Kışın gittiğimizde şöminede meşe kütükleri yakmışlardı. Nasıl müthiş bir koku yaydığını hiç unutamam. Ev bir anda sıcacık olmuştu. Ateşin sıcaklığını yüzünde hissetmek, alevlerin dansını seyretmek doyumsuz bir duyguydu.






Çoğu antika sayılabilecek o kadar çok eski eşya vardı ki. Arkadaşlarımızın eski eşya merakını bilenler ( biz de dahil) hediye olarak elindeki eskileri getirdikleri için bu ufak çaplı müze oluşmuş.







Su havuzu,



Ateş havuzu,



At arabası,



Kuşburnu ve daha çeşit çeşit meyve ağaçları. Çocuk gibi hepsine ayrı ayrı bakıp eski dostlarımı tekrar görmüş gibi çok sevindim, doğada olmayı çok özlemişim. Bu arada, biriktirdiğim meyve çekirdeklerini özenle ektim ve can sularını verdim. Biri bile tutup fidan olsa ne güzel olur.
Bunlar da günün ganimetleri : Isırgan, acı biber ve meşe palamutları.
Velhasıl, harika bir gündü...
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

0 yorum: