Şehir Tiyatrolarının " Açık aile " oyununa.
Şansımıza yerimiz iyiydi, önden 3. sıranın ortalarındaydık.
Çok geçmeden ışıklar karardı, müzik sesi yükseldi ve bordo kadife perde açıldı.
Sahnede bir evin oturma odası vardı.
Karı - koca kavga etmişler, kadın kendini banyoya kilitlemiş, adam kapıyı yumrukluyor. Önce kızgınlıkla, sonra tedirginlikle ve giderek artan endişeyle...
Önümdeki koltukta oturan kadın hafif sesle güldü. "Herhalde benzer bir anısı var." diye aklımdan geçirdim.
Adam sahnede telaşla bağrıp çağırmaya devam ederken önümdeki kadın bu sefer pufkurarak gülmeye başladı. "Ay sinirlerim bozuldu."diyor ve kahkahaların arkası kesilmiyordu. "Ne münasebetsiz insanlar var!" dedim içimden.
İş bu kadarla kalsa iyi, kadın artık ayağa kalkmış sahnedeki oyuncuya laf atıyordu. "Eyvah, kadın delinin teki çıktı. Birileri bunu dışarı çıkarsa." diye artık iyiden iyiye tedirgindim. "Etrafına da zarar verir mi?" diye aklımdan geçerken sağında ve solunda oturanlara gözüm kaydı. İkisi de iki ayrı yana yatmışlar ve iyice ufalmışlardı sanki.
Tam bu sırada, onların bu hali kadının da dikkatini çekti. Bir an durakladı, önce birine, sonra öbürüne döndü ve "Oyuncuyum ben, korkmayın! Ah yazık, bu ikisinin ödü koptu." dedi. Sonra da Himen edası ve"Işık!" nidasıyla tam üzerinde bir spot ışığı yandı. Ohhhh, çok şükür deli filan değilmiş...
Meğer elinde biletiyle aramızda oturan, oyunun başrol oyuncularından biriymiş. Son yıllarda piyesler sahnelenirken çeşitli interaktif yöntemler kullanılmasına defalarca şahit oldum ama yine de boş bulunmaktan kurtulamadım işte. Böylece yüksek doz peşin adrenalinle başlayan oyunda tempo hiç düşmedi.
Haller Gençlik Merkezi - Eskişehir
0 yorum: