Yaklaşık 3 hafta oldu, blogumdan ve sevgili blog komşularımdan uzak kaldım. Büyük yoğunluk ve tatlı yorgunlukla geçen bu günlerde bir taraftan da buralarda neler olup bittiğini merak ediyordum.
Yurt dışından, daha çocukluğumdan tanıdığım ve çok sevdiğim bir arkadaşım geldi. Türkiye' ye ilk defa geldiğinden ayrıca Türkiye ve Türkler hakkında bazı ön yargıları olduğunu bildiğim için kendimi Türkiye' yi tanıtmakla görevli addettim. Bu amaçla önceden bazı hazırlıklar ve gezi programı yaptım ki az zamanda çok yer gezelim görelim diye.
Geçen yıl ben ona misafir olmuştum. Birlikte epey müze ve galeri gezmiştik, dikkatini çeken Türk yazarar ve film yönetmenleri hakkında konuşmuştuk. Türkiye' ye giden arkadaşlarından duyduğu çok olumlu yorumlardan dolayı çok merak ettiğini ve gelmek istediğini söylüyordu. Elbette benim ısrarlı davetlerime de karşılık vermek istiyordu ama onu buralara getiren asıl sebep çok daha başka biriydi : Mevlana Celaleddin-i Rumi.
Hakkında epey araştırmış, okumuş ama en son okuduğu Elif Şafak'ın Aşk romanı belki de bardağı taşıran son damla olmuş. Mevlana ve Şems'in yaşadığı yerleri görmek ve dervişlerin izlerini sürmek için Konya, Ankara ve Kapadokya'yı kapsayan bir turla Türkiye'ye geldi ve dönüşte Eskişehir'de turdan ayrılarak misafirim oldu.




Adalar turundan sonra Kızılcıklı caddesine çıktık ve Kanatlı AVM' nin giriş katındaki kafede güzel manzaralı bir masaya yerleştik. Ailelerimizi, çocuklarımızı, yaptıklarımızı konuşa konuşa akşamı ettik. Bahaneyle yabancı dilim tazeleniyordu.
Arkası yarın, dileyen gezimize katılabilir...
0 yorum: